Darbe ve Darbenin Kahramanları... Necmettin ASLAN
Kategori: GÜNCEL HABERLER Güncelleme: 26.07.2016 12:31:50 Toplam 663 defa okunmuştur.

Darbe ve Darbenin Kahramanları...
Necmettin ASLAN
15 Temmuz gecesi bir darbe girişimi, bir isyan ve aslında sivillere yönelik tarihinin en büyük terör saldırılarından birine tanıklık eden Türkiye büyük bir demokrasi sınavından geçti. Önce somut bir gerçek: Demokratik olmayan yollarla iş başına gelen en iyi askeri yönetim bile seçilmişlerin en kötü yönetiminden daha kötüdür. 15 Temmuz gecesi cuntanın koyduğu sokağa çıkma yasağına rağmen sokaklara dökülen binlerce vatandaş da bu gerçeğin bilincinde olduğunu gösterdi ve şu mesajı verdi: Seçimle gelen seçimle gider.
15 Temmuz gecesi Türkiye için bir demokrasi testiydi. Bu virajı zor da olsa alan Türkiye’yi şimdi artçı sarsıntılar ve yeni bir yol hikayesi bekliyor.
sivil ölümler durmuş ancak gözaltılar halen devam ediyor. Son olarak Ankara’daki Genelkurmay Karargahı ve cuntanın ana karargahı olduğu anlaşılan şehre 20 kilometre mesafedeki Akıncı Hava Üssü’ndeki direniş de kırılmış durumda
15 Temmuz akşamı ise ilk gariplik, saat 22 sularında İstanbul’daki her iki boğaz köprüsünün de askerler tarafından tutulduğu, Türkiye hava sahasının uçuşlara kapatıldığı ve havada askeri uçak hareketliliğine ilişkin haberlerin basına yansımasıyla başladı. İlk anda ben de pek çok kişi gibi Türkiye’nin bir uçak kaçırma eylemiyle karşı karşıya olduğunu düşündüm.
Ancak daha sonra hem boğaz köprülerinde yaşanan gelişmeler hem de İstanbul ve Ankara’da kritik yerlerden gelmeye başlayan çatışma haberleri meselenin bir uçak kaçırma olayı olmadığını gösterdi. Meselenin ne olduğu Başbakan Binali Yıldırım’ın gece 23 sularında bir televizyon kanalına yaptığı canlı bağlantıyla ortaya çıktı: Darbe girişimi. Yıldırım’ın ardından canlı telefon bağlantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bunun, TSK’ya sızan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından başlatılan bir kalkışma olduğunu söyleyerek, halkı sokaklara çağırdı.
Sivil halk bu çağrının üzerine İstanbul ve Ankara’daki çatışma alanlarına gitmek için cesurca sokağa döküldü. Hollywood filmlerini aratmayacak bu kaotik gecenin sonuna doğru olaylar çok daha vahim bir boyuta geçti. Türkiye tarihinde ilk kez parlamento binasının TSK’ya bağlı F-16’lar tarafından bombalanmasına, Türk bir Skorsky helikopterin Türk F-16’lar tarafından vurulmasına ve darbe girişiminde bulunan askerlerin Yunanistan’a kaçmasına tanıklık etti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar darbe girişiminden 15 Temmuz akşamı saat beş sularında haberdar oldu, ancak Genelkurmay Karargâhını terk etmek istemedi. Bunun üzerine kendisi ve İkinci Başkan Orgeneral Yaşar Güler cunta tarafından göz altına alındı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu’nun başına da aynı şey geldi. Sabaha karşı üç sularında Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesine konulan darbe bildirisinde askerin emir komuta zinciri içinde yönetime el koyduğu bilgisi yer aldı. 16 Temmuz sabah saatlerine doğru sokaktaki çatışmalar azaldı ve küçük askeri gruplar polis tarafından göz altına alındı. Öğleden sonra ise hayata normale dönmeye başladı.
Peki darbe teşebbüsünün arkasında kim var?
Bu sorunun kesin cevabını hukuki soruşturmalar gösterecek. Ancak ben bunu yapan cuntanın ağırlıklı olarak FETÖ mensubu subaylardan ve kişisel kariyer ve çıkarları uğruna ya da Erdoğan karşıtlıkları nedeniyle girişime destek veren subay ve generallerden oluştuğunu düşünüyorum.
Kalkışmanın halen ABD’de bulunan Fethullah Gülen’le hukuken bağlantılı olup olmadığı ileride anlaşılacak ama darbenin asıl ilham kaynağının o olduğu şimdiden net olarak ortada. Ankara’daki Eğitim Doktrin Komutanı Korgeneral Metin İyidil ve mayıs 2016’da görevinden ayrılan eski Genelkurmay Adli Müşaviri Hakim Albay Muharrem Köse’nin darbenin planlanmasında önemli rol oynadıklarına yönelik ciddi iddialar var. İki ismin de geçmişte FETÖ’yle bağlantılı olduğu iddia edilmişti.
Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanlarının destek vermediği darbe girişimi sonrası gözaltına alınan en yüksek rütbeli generaller ise geçen yıla kadar Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Akın Öztürk ve Kara Kuvvetleri’nden önce terörle mücadeleden sorumlu olan İkinci Ordu Komutanı Adem Huduti. İstanbul’daki Üçüncü Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk de gözaltına alınanlar arasında.
Ayrıca 220’ye yakın tuğgeneralden üçte birinin ve 10’a yakın tümgeneralin de göz altına alındığını vurgulamak gerekiyor. Bu rakamlar şunu gösteriyor: Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve komuta kademesi desteklemese de darbenin özellikle tuğgeneral-albay düzeyinde epey destekçisi var. Ayrıca binbaşı-yarbay düzeyinde de epey gözaltı söz konusu.
Klik içinde TSK’nın yüzde sekizini oluşturan havacılar, yüzde 15’ini oluşturan Jandarma ve yüzde 12’sini oluşturan denizciler ön plana çıkıyor. TSK’nın yüzde 65’ni oluşturan Kara Kuvvetleri’nden yeterince destek olmaması cunta için büyük bir eksiklik olarak göze çarpıyor. İddialara göre, eğer darbe başarılı olsaydı Orgeneral Akın Öztürk Genelkurmay Başkanı olacaktı.
Cuntacılar darbe girişiminin TSK’nın emir komuta zinciri içinde olduğu ve Akar’ın işinin başında olduğu algısını yaratabilmek için çok uğraştı. Hatta bu algının gece saat 22-24 sularında epey güç kazandığını da söylemek mümkün.
Peki darbe girişimi neden başarılı olamadı?
Bu sorunun yanıtını yakın ve uzak nedenler olarak ikiye ayırmak gerekli. Yakın nedenler şöyle sıralanabilir:
Bana göre darbenin kaderini belirleyen şey İstanbul’daki Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın 15 Temmuz gecesi Marmaris’te tatilde olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak yaşananlar hakkında bilgilendirmesi ve onu Ankara yerine İstanbul’a gitmeye ikna etmesi. Erdoğan bu erken uyarı sayesinde Marmaris’i terk ederken, darbeciler ancak bir saat sonra kaldığı otele baskın düzenliyor.
Dündar’ın televizyonlara çıkarak, darbe girişiminin TSK hiyerarşisi içinde olmadığını, komuta kademesinin cunta tarafından rehin tutulduğunu açıklaması ve darbe girişimini gayrimeşru ilan etmesi de önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın risk alarak Marmaris’ten İstanbul’a uçakla gitmesi ve kendisi açısından nispeten daha güvenli bir şehir olan İstanbul’dan krizi şahsi karizmasını da kullanarak iyi yönetmesi.
TSK içindeki ağırlığı her zaman fazla olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın darbe girişimine destek vermemesi
Sokaktaki askerlerin büyük çoğunluğunun “tatbikat” veya “terör eylemi” kandırmasıyla sokaklara gönderilmiş zorunlu askerlerden oluşması. Nitekim, polis ve halkın direnci sokaktaki er ve düşük rütbeli personelin direncini çabucak kırdı.
Ana akım televizyon kanallarının gece boyu yaptığı darbe karşıtı yayınlar. Hükümet bu yayınlar olmasaydı psikolojik üstünlüğü elde edemezdi.
Boğaz köprüleri, Atatürk Havaalanı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Kızılay meydanındaki askerlerin sokaklara çıkan sivil halk ve polisler tarafından ikna edilerek ya da zorla sokakları boşaltmalarının sağlanması. Bunların televizyon kanallarından naklen yayınlanması.
Muhalefet partilerinin darbe yanlısı bir pozisyon almaması ve demokrasi vurgusu.
Uzak nedenler için ise şunlar söylenebilir: Cuntanın bir emir komuta zinciri içinde, koordineli hareket edememesi. Bir harekat merkezinin olmaması. Komuta kademesinin onayının ve dahlinin olmaması, girişimin sadece Ankara ve İstanbul’da yapılması ve kritik ilk iki saatte kamuoyunda oluşan şaşkınlığın iyi kullanılamaması. Cunta içindeki muhtemel çıkar çatışmaları. Dolayısıyla da girişimin aceleye getirilen bir kamikaze kalkışmasına dönüşmesi.
Neden şimdi?
Darbe girişiminin FETÖ bağlantısını ortaya koyan en önemli göstergelerden biri İzmir’deki ‘casusluk’ davasının 14 Temmuz’da yayımlanan iddianamesi. İddianamede TSK içindeki Gülencilere ilişkin bilgiler de yer alıyor.
Kaynaklara göre davanın savcısı Okan Bato’nun operasyonları Yüksek Askeri Şura’dan önce başlatma talebi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarfaından da onaylanmıştı. Cuntacılar da bu nedenle darbeyi 15 Temmuz gecesi gerçekleştirmeye çalıştı. Yani tahminen daha ileri bir tarihte planlanan darbe bu bilgiyle erkene çekildi.
Darbe gerçekleşseydi ne olurdu?
TSK içinde büyük bir bölünme yaşanır ve bu bölünme silahlı mücadeleye evrilebilirdi. Meşru hükümete bağlı bir F-16’nın 15 Temmuz gecesi düşürdüğü Skorsky helikopter de bunun bir göstergesi.
Darbenin başarılı olması ve hükümetin çağrısıyla sokağa dökülen sivil halkın silahla bastırılması ise sonu iç savaşa kadar gidebilecek kanlı bir kaosa yol açabilirdi. Darbe sonrası doğacak siyasi belirsizlik ve istikrarsızlık da Türkiye’nin hem PKK hem de IŞİD’le mücadelesini hem de dış politikasını baltalardı.
MİT ve Genelkurmay'ın cuntadan niçin ve nasıl haberi olmadı?
Aslında TSK içindeki Gülenci yapının varlığı uzun zamandan beri biliniyor, hatta Ankara’da bu konuda bir sürü liste dolaşıyordu. Muhtemelen, hükümet ve komuta kademesi de bunları 1-4 Ağustos’ta yapılacak YAŞ sırasında tasfiye etmeyi planlıyordu. Ankara’nın bu girişimi önleyememesi kimsenin cuntanın böyle bir çılgınlığa imza atacağını hesaba katmadığını gösteriyor. Ağustos şurasında sırasında belli birkaç noktada bireysel -belki de silahlı- direniş bekleniyordu. Ancak ne komuta kademesi ne de hükümet böylesi büyük ve nispeten koordineli bir kalkışmayı hesaba katmamıştı.
Peki bundan sonra ne olur?
Bu sorunun yanıtında şu 15 Temmuz gecesi kazanan demokrasi ve Türk Halkı ile Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan peki neler yapılmalı yapılması gerekenler belli bu ülkeye hak etmediği 15 Temmuzu yaşatanlar Türkiyeyi Güney Amerıka ve Ortadoğu ülkelerine çevirmeye çalışanlara hak ettikleri ceza verilmeli Tüm kurum ve kuruluşlardan FETÖ orgütü mensubu karanlık odaklar temizlenmeli Demokrasi bu ülkenin insanının hak ettiği noktalara getirilmelidir.
-
Vekil Atalay, Posof Türkgözü sınır kapısının yenileneceğini söyledi Vekil Atalay, Posof Türkgözü sınır kapısının yenileneceğini söyledi
-
Ardahan Basın Müdürü Okan Marangoz, bugün yapacağı toplantıda gazetelerin idam fermanı hakkında bilgi verecek Ardahan Basın Müdürü Okan Marangoz, bugün yapacağı toplantıda gazetelerin idam fermanı hakkında bilgi verecek
-
Ardahan Tapu Sicil Müdürü Atilla Turan, tapu işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığını açıkladı Ardahan Tapu Sicil Müdürü Atilla Turan, tapu işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığını açıkladı
-
Vekil Atalay, Çayan Çapan adının Göle Stadyumu'na verileceğini söyledi Vekil Atalay, Çayan Çapan adının Göle Stadyumu'na verileceğini söyledi
-
Hanak Belediye Başkanı Ayhan Büyükkaya, ihtiyaç sahibi öğrencilere kıyafet dağıttı Hanak Belediye Başkanı Ayhan Büyükkaya, ihtiyaç sahibi öğrencilere kıyafet dağıttı
-
Birleşen ve dağılan gazeteler… Kasım Tırpancı Birleşen ve dağılan gazeteler… Kasım Tırpancı
- 0 Yazar Bulunmaktadır.
- BÜTÜN YAZARLAR
EDİTÖRÜN SEÇİMİ
1
Ensar Öğüt ile Orhan Atalay mahalli seçimleri almak için yarışacaklarEnsar Öğüt ile Orhan Atalay mahalli seçimleri almak için yarışacaklar2
Gazeteciler günü ve Ardahandaki sıkıntılarGazeteciler günü ve Ardahandaki sıkıntılar3
AK Parti Hanak teşkilatında örnek bir fedakarlık yaşandı AK Parti Hanak teşkilatında örnek bir fedakarlık yaşandı4
İl idarecilerini tenkit etmekİl idarecilerini tenkit etmek