Darbenin tedirginliği
devam ederken…
           Kasım Tırpancı

15 Temmuz’da ülkemizde yaşanan darbe, toplumun her kesimini huzursuz etmiş ve Türkiye genelinde olduğu gibi, Ardahan’da da yaşanan tedirginlik aradan 7 gün geçmesine rağmen devam ediyor. Akıl, mantık, demokrasi ve insan hakları ile bağdaşmayan darbeye heveslenen çılgınların yakalandıklarında ve Yargıya ifade verdiklerinde düştükleri çirkin durumu görünce üzülmemek elde değil. Meydana gelen darbenin her safhasını çok alçakça bir eylem olarak görmekle birlikte, devletin yönetimini ele geçirmek için kendi hayatlarını tehlikeye atmanın yanı sıra, binlerce suçsuz insanı da emellerine alet ederek onlarında canlarını yakan darbecilerin tam bir serseriliğin ve canavarlığın içerisine girdikleri açıkça görülüyor.

Yapılan hain darbeyi bilinçli olarak destekleyenlerin sayıları azınlıkta olduğundan dolayı başarılı olamadılar ve halkın tepkisine yenik düştüler. Darbenin temelini oluşturan ülke ile millet düşmanı caniler, ordumuz bünyesinde de sinsice görev almış, birçok temiz insanları da emellerine alet etme alçaklığını gerçekleştirme aşamasına gelmişler.

Yaşamım boyunca yakın diyalogum bulunan General’den en küçük rütbeye kadar birçok yakın dostum ordumuz mensubu olmuştur. Bunların ekseriyeti Atatürk ilkelerine bağlı, Cumhuriyetçi ve özgürlüklerden yana düşünceye sahip olduklarına gönül rahatlığı ile şahitlik edebilirim. Ancak, son yıllarda paralel yapıya mensup bazı beyinsizlerin Ordu’ya sızdıklarından yakınan ve bunlara fırsat vermemek için mücadele eden çok değerli komutanlarla da samimi sohbetlerim olmuştur. Paralel yapının güdümüne gireceklerin sayıları pek fazla değildir. Bu yüzden tüm Ordumuz mensuplarına darbeci gözüyle bakmak ve onlardan uzak durarak dışlamak doğru bir yaklaşım değildir. Ülkemizi iç ve dış düşmanlara karşı koruyan Ordumuzun bünyesinde yer alan hainler ayıklanırken çok dikkatli olunması gerekir. Darbe ile ortaya çıkan yüz karası lekenin suçsuz-günahsız insanlara bulaşmaması için her vicdan sahibi gereken özen gösterilmelidir.

1960--1980’li yılların darbe faşizmi baskısı altında ezilen, demokrasi ve özgürlüklerden yoksun kalan Türk toplumunun insanlık dışı bir uygulama olan darbeleri kabullenmesi mümkün değildir. Devlet ve millet düşmanı belli bir grubun başlattığı darbe girişimine isteme-yerek veya bilmeyerek katılanların çoğunlukta olduğu kuşkusuzdur. Bütün devlet kurumlarını kanser ağı gibi saran paralel yapı militanlarının Türkiye kaçkını FETÖ’nun planları ile çirkin alçaklıklara alet oldukları bilinen bir gerçektir. Devlet kurumlarında görev alıp, geçmişte FETÖ’ya Peygamber, Zaman gazetesine ise Kur-an gibi tapanlar, son zamanlarda minkalemin gibi kılıf değiştirmiş ve ortada görünmez olmuşlar. Bunların tespiti için MİT başta olmak üzere, tüm istihbarat birimlerinin çok yönlü araştırma yapmalarına acilen ihtiyaç vardır.

Türkiye tarihi boyunca suçluların yanı sıra, suçsuzlar da belli sürelerle haksızlığa uğramış ve mağdur olmuştur. Yanı kurunun yanında yaşında yandığı çokça görülmüştür. FETÖ çetelerinin kuşattığı Yargıda başlatılan temizleme hareketi ile bundan sonra adaletin hakkıyla tecelli edeceği şüphesizdir. Birçok kurumlarda olduğu gibi, Yargı ve Ordu’ya da sızan FETÖ’nün hainleri ciddi bir ayıklama ile sistemin dışına atılmalıdır. Bilgiden, kültürden, insanlıktan nasibini almamış olan ve sınavlarda yapılan yolsuzluklar sonucu devlet kurumlarını ele geçiren hırsız takımları artık hiçbir yerde barınamaz durumdalar. En yakınlarında dahi yer alanların karıştıkları darbe ihanetini gören AK Partinin tüm birimleri, bundan sonra daha dikkatli davranmalı, parti içerisinde ve devlet kurumlarında yuvalanan hainlerin süpürülüp atılmaları için ciddi manada harekete geçmeliler.