Yargıyı yanıltan davalı, davacı,
şahit ve avukatlar cezalanmalı…
                         Kasım TIRPANCI

Türkiye genelinde olduğu gibi, Ardahan’da da davalı, davacı, şahit ve avukatların gerçek dışı beyanlarda bulunarak, yargıyı alenen yanıltmaya çalıştıklarından yakınanların sayısı her geçen gün çoğalıyor. Hal böyle olduğuna göre, gerçek dışı beyanları tespit edilecek davalı, davacı, şahit ve avukatların cezaya tabi tutulmaları ile yaşanan yargı istismarının önleneceği halk arasında yaygın olarak dile getiriliyor.

Davacı, davalı ve şahitlerin duruşmalarda daha dürüst ve ölçülü hareket etmelerini sağlaması yönünde tavsiyelerde bulunan saygın avukatların olmasının yanı sıra, bunun dışına çıkarak saçma–sapan şarlatanlıklar yapan avukatlar da mevcuttur. Hele ki son günlerde mafya bozuntuları ile işbirliği yaparak, 300.000- liralık, işyerini gayrı meşru yollarla ve piyonları eliyle 150.000- liraya İcra’dan alan avukatların bu çirkin tutumları halk arasında günün konusu haline gelmiştir. Bu da her alanda gayri ahlaki tavırları ile tanınan avukat ve müvekkillerinin olduğu yerlerde, yargı’nın isabetli karar vermede ve haksızlıkları gidermede güçlükler yaşayacağı bilinen bir gerçektir.

Gerek hukuk ve gerekse ceza yasalarında değişiklikler yapılarak, gerçek dışı beyanda bulunan davalı, davacı, şahit ve avukatların ceza almalarına yönelik düzenlemeler gerçekleşmesi halinde, adalet tam manasıyla tecelli edecek, davalar 5-10 yıl sürmeyecek ve toplumda huzur ile güven ortamı büyük ölçüde sağlanmış olacaktır. Gerçi son zamanlarda

TBMM’nin yaptığı bazı yasa değişiklikleri yerinde bulunmakla birlikte, birçok dalda yetersiz olan mevcut yasalar değiştirilmek suretiyle, yargılamalarda Hakim ile Savcılara daha geniş kapsamlı yetkiler verilmeli, yargıyı yanıltmayı alışkanlık haline getiren, davacı, davalı, şahit ve avukatların gerçek dışı beyanları da araştırılarak, bunlara hak ettikleri cezalar verilmelidir.

Ceza davalarında 2-3 şahidin gerçek dışı ifadeleriyle yargılanan şahıslar ağır cezalar alırken, Hukuk davalarında da aynı şekilde birçok mağduriyetlerin yaşandığı günümüzde çokça görülüyor. Bunların önlenmesi için Hakim ile Savcılar geniş kapsamlı yetkilerle donatılmak suretiyle, haksız istem, iddia, yalan beyan ve bu yalancıları bilerek savunan avukatların durumları araştırılmalı, haklarında yasal işlemler yapılmalıdır. Hükümetin çıkarmış olduğu “İç Güvenlik Paketi” ile daha çok terör suçlarına karşı önlemler getirilirken, toplumu terör kadar rahatsız eden davacı, davalı, şahit ve avukatların gerçek dışı davranışlarına karşı da cezai müeyyideler getirilmesine acilen ihtiyaç vardır.

Ardahan’da halk arasındaki yapılan sohbetlerde, daha çok davalarla ilgili çarpıklıklar konuşulurken, şahitler ile avukatların yargıyı yanıltmak için rahatlıkla yalan beyanlarda bulundukları günün konusu olmakta, bu duruma karşı yasal düzenlemeler olması halinde, Yargıçların daha sağlıklı ve hızlı kararlar verecekleri hususunda tam manasıyla fikir birliği oluşmuştur. Bu da, ekseriyetle yalancı şahit ve onların savunuculuğunu yapan bazı rezil avukatların Ardahan’da mevcut olduğu ve bunlara karşı etkin tedbirler alınmasının zorunlu hale geldiği iddia ediliyor. Haksız davalar görülürken, yalan beyanlarda bulunan şahitler ile bunlara destek sağlayan bazı avukatların durumları Yargıçlar tarafından bilindiği halde, yasalardaki boşluklar yüzünde haklarında takibat yoluna gidilemiyor. İşte buna karşı devlet Hakim ve Savcısını çok donanımlı şekilde yetiştirmeli, ona geniş yetkiler vermeli, yargıda uzmanlaşan istihbarat birimi kurulmalı, yalan beyanlarda bulunanlar tespit edilerek, caydırıcı cezalara tabi tutulmalıdır.
Yalancı şahit ve onların destekçisi bazı avukatların mevcut olmasından yargı mensupları da rahatsızlar. Ardahan’da ziyaret ettiğim saygın bir Yargıç, “Burada bazı davacı ile davalılar kadar, şahit ve avukatların da gerçek dışı beyanlarda bulunmaları davaların uzanmasına neden oluyor” di-yerek yakınmada bulundu. Bu çok doğrudur. Geçmişte izlediğim bir hukuk davasında, 3 şahit kaçamak ifadeler verirken, 2 şahidin ise gerçekle hiç alakası olmayan yalanları rahatlıkla söylemeleri, Yargıçların ne denli güçlükler içerisinde delilleri toplama sıkıntısı yaşadığını gösteriyordu. Aslında belli yet-kiler olsa, Hakimin yalan beyanda bulunan şahitleri tutuklayacağı gibi, yalancı ile birlikte yargıyı yanıltma gayreti içerisine giren avukatın da diplomasını iptal ettirmesi kaçınılmaz olurdu.

Türkiye genelinde yargı’nın işleyişine karşı birçok engellemeler olduğu halde, yine de Yargıçların yaklaşık olarak %90’nının isabetli kararlar verdiklerine güveniliyor. Bu da ülkemizde en az bozulan kurumun yargı olduğunu gösteriyor. Ardahan’da bazı kurumlarla ilgili olarak tarafımıza yakınmalar gelmesine karşın, yargı hakkında tek bir rahatsızlık duyulmaması memnuniyet verici bir durumdur. Hal böyle olunca da, Yargıçlara geniş yetkiler verilmesi halinde davalar daha tarafsız ve hızlı olarak sonuçlanacak, yargıya olan güven artacaktır. Hukuk üstünlüğünün sağlanması ve toplumun huzur ortamında hakkını elde etmesi için suçlulara karşı caydırıcı yasaların çıkarılmasına acilen ihtiyaç vardır. Günün şartlarına göre yasal düzenlemeler yapılarak, yanlış tutum sergileyen davacı, davalı, şahit ve avukatların gerçekle alakası bulunmayan durumları saptanır ve cezaya tabi tutulursalar, haksızlıkların meydana gelmesi büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.